19 Kasım 2009 Perşembe

Arabasından sokağa fütursuzca portakal kabuklarını mütemadiyen atıp duran kadın !!

Posted by PicasaGeçen gün Acıbadem Caddesinden aşağıya doğru iniyoruz bir kadın arabanın arka koltuğunda oturuyor ve soydugu meyvelerin kabuklarını camdan aşağıya bırakıveriyor ne kadar rahat !

Bu görüntü beni nerelerden nerelere götürdü,savurdu yerlere vurdu.
Önce gidip bağırmak çağırmak istedim ona - Sen nerede yaşadığını sanıyorsun ? Burası babanın çayırı mı burası şehir Belediye var ,çöpleri atmanız için çöp sepetleri konteynerleri var ,kalk çabuk pisliğini topla çöpe at kadın . diyecektim ona
Yanımda arkadaşım ve ortaokula yeni başlamış oğlu var oğlan da çok yadırgadı düşünsenize aile eğitiminde ya da kendi oturdugu semtte ve okulunda gördüğü öğrendiği şeylerden farklı bir durum sanki aynı ülkede değiliz.O da tepki gösterdi o çöpleri toplayıp kendi arabasına atıcam görsün ne demekmiş dedi ! En radikal ve mesaj içeren çözüm bu olurdu aslında ama insanlar belli mi olur artık çok çeşitli kültürlerin birbirine saygı göstermeden yaşadığı bir yer olan metropolitik köy birleşkeleri İstanbulum da para,iman ve silah kimde var belli olmuyor.
Pısırıklık oluyor gibi görünse de evladımızı korumak adına yok yok dedim ben resmini çekip en azından bir yerde ilan etme şansına sahip olayım umarım utanç bilinci olan insanlardır.
Bu portakallarını yiyip herhalde 1 kilo kabuk var orada arabanın dibine bırakmış öyle rahat kişilik laf etsen anlamayadabilir !!
Yine de bu durumlarda şahısları suçlayamıyorum daha üst bir güçolmalı-illa asker gerkmiyor ya
güzel bir ceza kamuya açık alanları kirletme adı altında !
Biz daha restoranımızın dibine kendi çöplerini koyan diğer restorancılarla uğraş halindeyiz ve onlara da kimse ceza kesmiyor!!
PAra vermek yerine çöpünü yanında taşıdığı torbaya atmayı öğrenir insanoğlu !!!!Gelecek nesilleri sebebini bilmeden çöplerini kutuya atar işte tertemiz bir gelecek ;:-))
Köyden kente göçte kaybolan insani değerlerin karışan usüllerin yarattığı en acı farklılıklardan biri de bu herhalde dedim kendi kendime .

Bundan, insanların yöresel alışkanlıklarını gözönünde bulundurarak bir çıkarım elde edebilir miyiz:
Yani sokakta yürürken çöpünü yere atanlar yüzde olarak köy kökenli midirler!?Yooo orada da öyle herşeyi yere atamazsın ya !?
"Köylü yurdun efendisidir" özlü sözündeki köylü kendi yerindeki toprağındaki adamdır oranın efendisidir İstanbula göç ettikten sonra kendini kaybeden terk derdi geçim olan adam artık köylü de değildir efendi de çok acı .
Adam kendi canım memleketinden kaçmak, uzaklaşmak , koca şehrin dışında kanalizasyon derelerinin arasında hergün kaçak elektrik alıcam diye çarpılma ve çarpık kalma tehlikesiyle ,çöplerin arasında yaşamayı göze alacak kadar İstanbul'a göç etmek zorunda kalır?

İyi ve masum köylerinden çıkıp kente gelene kadar 40 kere maruz kaldıkları daha önce göçetmişlerin kötülükleriyle kötülük öğrenip bozularak geliyorlar buraya aslında pırıl pırıl iyiliklerini yardımseverliklerini saflıklarını getirmeliler gibi görünüyor ,çok acı .

Bende köyde yaşadım biliyorum, böyle organik bir atık doğaya zarar vermez aksine meyve kabuklarını güneşte kurutun kışın sobanızı tutuştururken kullanın mis gibi de koku yaysın occitane' dan tütsü almaya gerek yok :-) ya da bahçenin bir kenarında toprak çukur kaz, içine at biriktir karıştır gübre yap, funda toprağı yap sonra da çiçeklerin sebzelerin diplerine boca et
Tüm bunlar yapılmasa bile toprağın üzerine atılmış meyve kabuğu çok kısa sürede buharlaşır çürür kuşa karıncaya yem olur toprağa da meyve suyu olur biter !!

Gerçek köylü hani o Atatürk'ün efendimiz ilan ettiği köylü vatanını toprağını sever ve korur ,aynı toprağı ve onun üzerinde bulunduğu çevreyi temiz tutar. Tabi sosyal ve ekonomik olarak sadece Atatür devrinde köylü rahat etti enstitüler ve onların kazanımları fakat sonra yine kapatıldılar ve Anadolu karanlık çağına geri döndü !?
Biliyorum hem küçükken Ege'de bir kasabada yakın zamanda ise Kapadokya'da bir kasabada yaşadım köylüm oradayken her zerzevattan birşey yapıyo !!!
Ayrıca doğasever açılardan bakınca şehirli olmak değil köylü olabilmek daha ayrıcalıklı ve güzel birşey aslında hele bozulmamış bir doğanın suni ürünlerin kullanılmadığı bir toprağın köylüsü olmayı ben şu anki hayatıma tercih ederim !

Keşke bütün Türkiye hani en azından % 90 ı köylü olsa ,çiftçi olsa milletçe çok pozitif üretken ve neşeli oluruz diğer bütün memleketlerii de kıskançlıktan çatlatırız onlarda olmayanbu kadar çok taze sebze meyve baklagil i onlara çatır çatır satarız niye olduğumuzdan farklı sektörlerde debelenip batıyoruz ki köylü olalım ,başkasının kapıcısı olacağımıza kendi efendimiz kendimiz olalım !

Şehir ise zordur :şehircilik olmalıdır herşey önceden ölçü biçip projelendirilip inşa edilmelidir doğaya da saygı gösterirmiş gibi yapıp binalar her yeri sarar. Şehircilik Mö.2000 de Hititler zamanında başlasa da bugünkü anlamda MÖ.9. yy İzmir Bayraklı'da ilk örneklerine rastlanmıştır.
6 yy dan itibaren şehir planlamacısı Hippodamos'un yarattığı Kuzey-Güney\DOğu -Batı birbirine dik ve paralel ızgara plan, bugünkü tüm modern ve önemli şehirlerde hala uygulanması ayrıcalık olan bir plandır !
Ankara ,Atatürk'ün başkent olarak kurdurttuğu yeniden yarattığı bir modern cumhuriyet kenti olarak mesela bu plana oldukça sadık bir örnek.
Şehirde rahat caddeler sokaklar, parklar ,bahceler, meydanlar,sosyal,sıhhi tesisler olur genelde hepsi asfalt beton üzerinde yükselir belli bir düzen olmazsa çöker.
Demekki şehir de ne yapacağız ? Rahat etmek için kurallara uyacağız ,biz kafamızı üretici olmaya pozitif olamya harcarken bizim için rahatımız için hazırlanmış kurallara uyacağız ki herşeyi düşünmeden konsantrasyonu kaybetmeden yapmamız gerekenlerde kalalım.
Ben değil sokağa çöp atmak denize çöp atanlara iyice deliriyorum .geçen gün bir balık aldık içinden karides çıktı sıkça olur bu , en son kocaman bir kalamarın içinden miniminnacık bir ahtapot çıktı denize çöp atanlar yüzünden o balıklardan birinin içinden çöp!! de çıkabilir !
Sonuçta kim zararlı !??Biz ...
Şehirlerde bu kadar çok adam birarada daha çok para kazanmak ve yüksek yaşam standartı için yaşıyorsak burayı paylaşıyorsak kendi kendimizi kendi pisliğimizle zehirlememeliyiz değil mi ama?
Çok dikkatli olmalıyız yüzlerce iflas alarmı veren doğa,küresel ısınma,ozon tabakası genetik saçmalıklar hepsi bizim yaptıklarımızın sonucu olarak bizi negatif etkileyen şeyler.
O sebeple bırakın yere çöp atmayı çöplerimizi bile çok dikkatli atmalıyız :
Atmadan önce çok masum görünen bazı şeyler sonradan korkunç bir mayına dönüşebilir:
Çok dikkatli atmamız gerekenler :
Piller, organik atıklar,kağıt,metal ve camlar ve atık yağlar !
Piller doğaya çok zararlı onları kesinlikler ayırıp sadece piller için olan atıklara ulaştırmalıyız,metal ,cam,karton,kağıtları plastikleri de ayırın Belediye artık haftada bir kapı kapı dolaşıp topluyor evdeki kızartma yağlarınızı ne çöpe ne tuvalete dökmeyin belediye atık yağ toplama var bir bidonda toplayın ufak bir bidonda onları da gelip alsınlar bio yakıt mı yaparlar ne yaparlarsa yapsınlar onlar şu hala yaşayan % 30 u ile hergün binlerce açı doyuran denizlerimize dökülmesin !
Öyle yapmazsan korku filmi devam eder :
Bir çöp kovanızı hayal edin iğrenç di mi içine neler attınız?
Hele o yemeklerle çiviler,kırık camlar bir araya atılırsa o çöpleri karışırıp bir lokma karınlarını doyuracak olan sokak hayvanları ve insanlarını düşünün: yemeği yutarken bütün boğazı ağzı kesiliyor, kanıyor, enfekte oluyor bir çok mkrop hastalık ! Yazık değil mi ?yanmış yağlara bulanmış bir lokmaa ekmeği yiyen bi kuş gelse kafanıza etse milli piyango biletçisine mi hastaneye mi gitmeyi tercih edersiniz? pillerin asitlerini hidrojen zamazingoxitlerini saldığı bir çöpten beslenen kediciği sevemeyiz ,sokak çocuğu onları çöpten kağıt ayıklarken mıncıklarsa sonra elini ağzına götürürse sonra size selpak ya da ciklet satarsa vay halinize? HAdi hiç rastlaşmadınız hasta ciğerleriyle yere tükürse siz ona bassanız paçanızı düzeltirken elinize deyse,arabanıza bindiniz saç tokanız araba paspasına düştü o bastıgınız pisligi arabanızın paspasına getirdiniz eliniz tokayı ararken o paspasta ne varsa elinize yapıştı tokayı takarken ucuna dişinize takıp araladınız hadi bakalım.
O çocuğu kim hasta etti,kendi pisliğimizi evin dışına attık kurtulduk mu????

Sadece kendimizi düşünür gibi yaparken başkalarını da düşünmeyi ihmal etmeyin ! Başkalarını düşünün ki başkaları da başkalarını düşünmeyi biraz öğrensin !
Ben demiyorum ki insanlar başkalarını düşünmekten kendi işlerini yapamaz olsunlar; hayır kesinlikle öyle değil!!
Benim söylediğim :
Bu dünyayı milyarlarca insanla paylaşıyoruz, şu gökyüzünden oksijenden hava sırayla hepimizin akciğerine giriyor, soluyoruz yani ütopik gibi görünsede en azından hava kardeşiyiz, bazıları da toprak kardeşimiz aynı topraktan besleniyoruz.

Yani yediğimiz içtiğimiz kabı temiz tutmak diyorum kabaca ve çevremizi kendimizi sevdiğimiz için düşünmek insaniyet !


:Yaa bir akşamüstü şu minik masum kırmızı arabanın penceresinden sokağa meyve kabuğu atan düşüncesiz yaratık beni nerelere götürdü ne acıları deşti !

Sevgiyle ve bilinçle ,

Yudumiq